Ertuğrul Bey’in düşünmesi ve halletmesi gereken bir konu daha vardı: O da Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bir Moğol saldırısında tüm Kayıhânoğulları birliklerini savaş alanında istemesi idi. Böyle bir durumda eğer savaş kaybedilirse, Alplerin çoğu şehit olacağından savaş gücünü kaybeden Kayıhânoğulları varlıklarını koruyamayacak duruma düşecek ve yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşı karşıya gelecekti. Bunu önlemek için ise Ertuğrul Bey, Selçuklu Sultanına elçi gönderip “Her daim hizmetinde olduğunu, doğudaki Moğol baskısı ile bölge tekfurlarının cesaretlenip Selçuklu topraklarına saldırabileceklerini, kendisinin ve Alplerinin her ne olursa olsun bu bölgede kalıp, bu saldırılara karşılık vermesi gerektiğini” iletti. Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Ertuğrul Bey’in görüşünü uygun bulup, Kayıhânoğulları birliklerinin Moğollar ile olan savaşlara katılmayacağının ve de Ertuğrul Bey’in ömrü boyunca Batı Ucu’nda sınır güvenliğini sağlamakla görevlendirildiğinin beratını verdi. Ertuğrul Bey, Konya’dan gelen bu haber ile sevindi. Artık, türlü tehlikeler karşısında Kayıhânoğulları’nın varlıklarını sürdürmesini garanti altına almış oluyordu.