# Sultan Baybars’ın ile Muîneddin Pervâne arasındaki anlaşmasızlık

Sultan Baybars, Kayseri’ye girip Selçuklu tahtına oturunca Muîneddin Pervâne, kendisine elçi gönderip tebrik etti ve tahta geçmesini kutladı. Sultan da kendisinin gelmesini ve tekrar mevkiine geçmesini ve her türlü lütuf ve ihsana mazhar olunacağını elçiyle bildirdi.

Bu haber üzerine Muîneddin Pervâne, Sultan Baybars’dan on beş gün daha mühlet istemek için elçi gönderdi. Pervâne, hâlihazırdaki durumdan emin olmadığından, Tokat’tan çıkmadan önce Sultan Baybars’tan gelen mektupları Abaga Han’a göndererek Moğollara sadakatini ispatlamaya ve bu esnada da zaman kazanmaya çalıştı.

Memlûk ordusu ciddi bir iaşe kıtlığında idi ve ordunun askerleri ile hayvanlarına yiyecek bir şey bulunamıyordu. Memlûk askerleri, burada bütün ihtiyaçlarını ve hayvanlarının yemini kendi paralarıyla satın almaktaydı. Nihayet Sultan Baybars, ordusunun bu durumu, Selçuklu devlet adamlarının liyakatsizliği ve uzun süre kendi payitahtından uzak düşmesi gibi nedenlerle Kayseri’de bulunmanın zorluklarını düşünerek hareket kararı aldı. Zira Memlûk ordusunun Kayseri’de bulunması nedeniyle şehirde ciddi bir kıtlık baş göstermiş ve gıda mamulleri tükenme derecesine inmişti.

Sultan Baybars, başta Muîneddin Pervâne olmak üzere Selçuklu devlet adamlarının daha önce vaat ettikleri hiçbir yardımı göremediği gibi çağrılarına verdikleri cevapla kendisini oyalamak istendiğini anladı. Sultan Baybars ordusunun başında olmak üzere kendine sığınan, Elbistan savaşına katılan ve esir edilen Selçuklu beylerini yanına alarak 25 Nisan Pazartesi günü Kayseri’den Sivas’a doğru yola çıktı.

Sultan Baybars’ın hareket ettiğini duyan Muîneddin Pervâne ve Sultan III. Gıyâseddin Keyhüsrev kendisine Zahireddin Tercüman adlı birisini elçi gönderip Anadolu’da kalmasını rica ettiler. Sultan Baybars, elçinin sözlerine vefa gösterdi ve kendisinin, defalarca yazdıkları ricalarını kabul ederek ülkesinin en uzak köşesinden buraya geldiği halde Pervâne ve diğerlerinin kararlaştırılan hususlara riayet etmediklerini, gönderdikleri mektuplardaki sözlerine vefa göstermediklerini söyledi ve “Hak geldi ve batıl gitti; buna rağmen onlar fena maksatla işin kolayına gittiler. Onların küfrü tercih ettikleri açıkça görülmüştür. Moğolların istilasından beri onlar uğursuz insanlar olmuşlardır.” diye ekledi. Sultan Baybars elçiye elini uzatarak “Muîneddin Pervâne’ye söyle, ben şimdi Anadolu ve yollarını öğrendim. Onun anası, oğlu, kızının evlatları yanımdadır. Bize bu kadarı yeter. Allahın bize verdiklerinden ahreti istediğimiz için Anadolu halkının kanını dökmedik ve malını da yağmalamadık. Mogollara vermeyi arzu ettiğiniz mallarınıza dokunmak şerefsizliğini göstermedik. Cennetler pek çok mecburiyetlere katlananlar içindir. Ganimetler galip gelince alınır. Sultanınızın tahtına oturmamız Selçuklu oğullarının tahtı ile iktidarımızı artırmak maksadı ile ilgili değildi. Bu, başkalarına güç görünen işlerin bizim için kolay olduğunu göstermek, kudretimizin herkesçe tanınmasını ispat etmek, bir haftalık mesafenin bizce bir adımlık yer olduğunu bilinmesi içindi. Yoksa değerimiz Allah’ın lütfü ile kudret ve zenginlik bakımlarından bu tahtan daha büyük ve daha yüksektir. Ülkemizde ne kadar çok devlet merkezleri vardır. Elhamdülillah, bize kendi tahtımız ve Kudüs’ün fethi kâfidir.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dursun SARAL Kitap © 2023 Frontier Theme