Osman, vakit kaybetmeden Eskişehir Beyi’nin yanına gitti ve Şeyh Edebâli’nin kızı Bâlâ Hatun ile evlenmek istediğini, ancak şeyhin bunu reddettiğini anlattı. Dostu olarak ondan kendine Şeyh Edebâli’den kızı Bâlâ Hatun’u istemesini rica etti. Eskişehir Beyi de Osman’a ricasını kırmayacağını ve kızı onun adına Şeyh Edebâli’den isteyeceğini söyledi. Osman da sevinç içinde, Bâlâ Hatun ile evlenme hayalleri kurarak Eskişehir’den Söğüt’e döndü.
Eskişehir Beyi, Osman’ın söylemesi üzerine Bâlâ Hatun’u araştırdı ve söylenenler neticesinde kızı kendine almak için şevke geldi. Şeyh Edebâli’nin kızını Osman’a neden vermediğini düşündü. Osman bir bey değildi, şöhreti yoktu ve bir konargöçerdi. Şeyh Edebâli, kendisi gibi şanlı şöhretli bir bey dururken Osman’a kızını neden versin diki. Hemen hazırlıklarını yapıp, on deve yükü başlık ile İtburnu’na vardı Eskişehir Beyi. Şeyh Edebâli’nin kızını kendisine vereceğine emindi. Böbürlene böbürlene kendini överek, şanından ve şöhretinden bahsederek Bâlâ Hatun’u Şeyh Edebâli’den kendisine istedi. Şeyh Edebâli, ilk önce ne diyeceğini bilemedi. Ancak kurduğu rüya Osman’dan yana idi, ancak vakti gelmemişti. Şimdi karşısına hiç sevmediği bir kişiliğe sahip Eskişehir Beyi gelmiş ve kızını ondan istiyordu. Şeyh Edebâli’nin kimseden çekinecek hali yoktu ve kızını beye vermeyi redetti.
Eskişehir Beyi çılgına dönmüş, bağıra çağıra söylenip, kızını nasıl kendisine vermediğini soracakken, Şeyh Edebâli’nin huzurunda olduğunu fark edip usulca tekkeden çıkıp Eskişehir’e yollandı. Yolda giderken Şeyh Edebâli’nin kızını kendisine neden vermediğini düşününce, aklına Osman geldi. Belli ki şeyhin niyeti kızını Osman’a vermekti. Ancak ne olursa olsun Bâlâ Hatun ile evlenip, Şeyh Edebâli’nin Ahiler üzerindeki gücüne sahip olması gerekliydi. Bunun sağlamak için ise ilk amacı Osman’ı ortadan kaldırmaktı. Bundan sonra bunun için fırsat kollayacaktı.