Bugün akşama doğru vapurla karşıdan kaşıya geçerken, vapurda 13–14 yaşlarında bir çocuğun elindeki kâğıt mendilleri satmak için uğraştığını gördüm.
Çocuk, “Yardım için lütfen mendillerden bir tane satın alır mısınız?” diyordu. Şık giyimli bir bayan da çocuğu yanına çağırıp, “Niçin çalışıp babanın seni sömürmesine izin veriyorsun?” diye karşılık verdi. “Senin okula gitmen lazım,” diyordu. Çocuk ise çalışıp eve ekmek parası götürmesi gerektiğini söylüyordu. Bunun üzerine bayan, “Annen baban çalışmıyor da niçin sen çalışıyorsun?” diye sordu. “Senin kanunen böyle çalışman yasak, annen ve babanın çalışıp sizlere bakması lazım, senin de okula gitmen lazım,” diyordu. Çocuk buna karşılık şöyle cevap veriyordu, “Annem hasta, babam çalışacak durumda değil, bir de kardeşim var felçli, çalışıp onlara bakmam lazım. Ben okula gidiyorum, arta kalan zamanda da çalışıyorum.” Bunun üzerine bayan bir mendil alıp bir miktar para veriyordu çocuğa. Çocuk utanmış olacak ki daha girişte olmasına rağmen vapurun o bölümünde mendil satmaya devam etmedi ve başka bir bölüme geçti.
Şimdi bu durumu analiz edelim ve kişiler ve söyledikleri sözler üzerinde düşünerek neden böyle bir olayın yaşandığını anlamaya çalışalım.
İlk önce çocuğu tahlil edelim. Sade ve temiz giyimli, güzel konuşan ve söz söylenince dinleyen bir yapısı vardı. Bu da ailesi hakkında söylediklerinin doğru olabileceğini güçlendiriyor. Günlük hayatta öyle mendil satan çocuklar karşımıza çıkıyor ki giyimiyle, davranışıyla ve mendil satarken kullandığı üslupla bu işi zaruretten değil de iş için yaptığını anlıyoruz. Bu tipler karşıdakini dinlemez, ille de mendillerden al der ve niçin satıyorsun diye sorulduğunda çoğunluğu istiyorsan alma der ve diğer yolculara mendil satmaya devam eder. Yaptığımız gözlemde çocuğun karşısındakine saygıyla ve düzgünce cevap vermesi ve karşılaştığı bu tepki sonucu utanarak vapurun o bölümünde mendil satmaktan vazgeçip oradan ayrılması, çocuğun mendil satma işini iş için değil de mazeretten yaptığını gösteren en önemli delili oluşturuyor. Ya da biz yanılıyoruz ve bu çocuk bu konuda çok iyi bir oyuncu, bu ihtimal de çok az da olsa her zaman vardır.
Şimdi çocuğa soru soran bayanın düşünce yapısını inceleyelim. Bayan çocuğu yanına çağırıp, soru sormasıyla çevresini gözlemlediğini ve toplumsal olaylara karşı duyarlı olduğunu gösteriyor. Bu da demek oluyor ki bayan okuyan, gündemi takip eden bir kişi. Sorduğu sorulara bakılınca toplumun sıradan yaşamı dışında bir yaşam sürdüğü söylenebilir, yani biraz üst gelir düzeyine ait birisi, giyimiyle de bunu kanıtlıyor. Çocuğa sorduğu sorulara karşı aldığı yanıtlara verdiği tepkilere bakılırsa, sabit fikirleri olmayan, düşünmeye ve çevredekileri algılamaya müsait bir düşünce yapısına sahip. Mevcut medyanın ve yönetimin söylemlerine bakıp, ülkenin iyi durumda olduğunu düşünüyor ve bundan aldığı cesaret ile çocuğun mendilcilik işini dilencilik yapmak için yaptığına karar veriyor ve çocuğa bir ders vermek için ve yaptığının yanlış olduğunu anlatmak için onunla konuşuyor. Ancak hesaba katmadığı, şehirde yaşayan halkın ne durumda olduğudur. Hem ekonomik açıdan hem sosyal açıdan… Düşünce yapısındaki bu eksiklik veya konuyla ilgili olmamazlık veya çevresinde böyle kişiler olmayışı, bir kısım medyanın ve yönetimin ülkeyi iyi durumda gösteriyor olması, çocuktan aldığı cevaplar karşısında şaşırmasına yol açıyor. İleri görüşlü ve anlayışlı olması sebebiyle çocuğun istediğini yapıyor. Bu da bayanın düşünce gelişimine açık olduğunu ve öğrenecek çok şeyin daha var olduğunu kendisine hatırlatıyor. Bu da onun için iyi bir deneyim oluyor.
Şimdi de çocuğun neden bu halde oluşunun ve bayanın bu tepkiyi verişinin sebepleri üzerinde duralım. Yönetim tarafından halka açıklanan yıllık kişi başına düşen gelirin 10.000 dolar civarında olması, bayanda bu ülkede adi işlerle uğraşacak kişilerin bulunamayacağı fikrine neden oluyor. Yaşanılan duruma bakınca yönetimin bulduğu değerin yanlış olduğu kanısına ulaşıyoruz. Eğer çocuk sadece mendil satıp para kazansa, ancak yılda 6.900 TL (0,75[adet fiyatı]*25[günlük satılan]*365[gün sayısı]=6843,75 TL) civarında para kazanacağı ortaya çıkıyor ancak bu paradan maliyetler (2.200 TL) çıkarıldığında, elde kalan net gelir 4.700 TL’dir. Bu da demek oluyor ki çocuk yılda 3200 dolar kazanıyor. Çocuğun söylediğine göre ailede 4 kişi var. Başka hiçbir gelirleri yok ise bu ailede kişi başına düşen yıllık gelir 3200/4=800 dolar demektir. Bu durumda ailenin aylık kazancı 575 TL olup, asgari ücretin biraz altındadır. Bu yaptığımız hesap gayrisafi milli hâsıla hesabından sayılmaz ama gerçekte yaşayan bir kişinin ve ailesinin gelirlerinin hesaplanmasında izlenecek en gerçekçi yoldur. Görülüyor ki yılda kişi başına düşen gayrisafi milli hâsıla değeri, kişilerin ekonomik ve sosyal durumunu belirlemede kullanılamayacak bir yöntemdir.
Sonuç olarak ulaştığımız nokta; yılda kişi başına düşen gayrisafi milli hâsıla değerinin yönetim tarafından açıklanıp övünç kaynağı olarak sayılması hiçbir anlam ifade etmez. Ülkenin gelişmişlik göstergesi değildir. Sadece aracı bir değerdir. Neyin aracı değeridir derseniz, ülkedeki gelir adaletsizliğinin ne derecede olduğunu anlamamıza yarar. Yukarıdaki hesap açıkça bunu göstermektedir. Yönetimin açıkladığı 10.000 dolar, bizim ise kişi başı bulduğumuz bu aile için değer 800 dolardır. Gelir adaletsizliğinin belirtisidir bu rakamlar. Tezimizi güçlendirmek için bir örnek daha verip konumuzu kapatacağız. Yöneticilerin maaşlarının aylık 10.000 TL civarında olduğunu kabul edersek, yılda 120.000 TL kazanıyorlar demektir. Ailelerinde 4 kişi olduğunu ve durumu dengelemek için 1 kişiden başka çalışan olmadığını kabul edersek, bu ailede yılda kişi başına düşen gelir 120.000/4=30.000 TL yani 20.000 dolardır. İşte görüldüğü gibi gelir adaletsizliği bir ailede kişi başına düşen yıllık gelir 800 dolar, diğerinde ise 20.000 dolardır. Şimdi ise yılda kişi başına düşen gayrisafi milli hâsıla değerini hesaplayalım: (20.000+800)/2=10.400 dolar.
Demek ki hükümetin açıkladığı yılda kişi başına düşen gayrisafi milli hâsıla değeri 10.000 dolar civarındadır tezi doğru oluyor. Yine belirtmekte yarar var, bir ailede kişi başı milli gelir 800 dolar, diğer ailede ise 20.000 dolar. Bu bayanın yönetimin söylediklerini duyup, bizim yaptığımız hesabı bilmemesi, şaşırmasının temel nedenidir.
03.02.2011