Osman hem Şeyh Edebâli’nin bilgeliği hem de Alplerin cesaretlerini alarak on dokuz yaşında bileği bükülmez yağız bir delikanlı oldu. Ertuğrul Bey seksen yaşına vardığından Kayıhânoğulları’nın her ihtiyacına eskisi gibi yetişemiyordu. Göç işlerini elli dört yaşındaki büyük oğlu Gündüz ve ticaret işlerini de elli bir yaşındaki ortanca oğlu Saru Yatı Savcı sekiz yıldan beri yürütüyordu. Ertuğrul Bey, kardeşi Dündar’a kendisine vekâlet yetkisi vermişti ancak yaptığı bazı hatalardan sonra onu bu görevinden alıp, beyliği her durumda kendisi yönetiyordu. Son birkaç yıldır Ertuğrul Bey her gittiği yere Osman’ı götürüyor, her yaptığı toplantıda onu da bulunduruyordu. Kayıhânoğulları’nın geleceğini onda görüyor ve onu bir Bey gibi yetiştiriyordu. Genç yaşına rağmen Osman da aşiretler ve beyler arasındaki edep erkânı ve nerde ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini gittikçe öğreniyor, halk ve Alpler arasında sevilen bir kişi olarak, Kayıhânoğulları’nın gelecekteki beyinin kendisi olacağı izlenimini uyandırıyordu.